18 Şubat 2010 Perşembe

Katmandu

...ve Katmandu'dayız. Vize almak çok kolay. Bir fotograf, 25$ ve 2 dakikada doldurulan 2 form karşılığı sorunsuz bir şekilde 15 günlük vize veriliyor. Havaalanı çok ufak , sanki 40 yıl öncesinde donup kalmış, valizleri sorunsuz bulup bir taksiye atlıyoruz.

Taksiler en dandiğinden Suzuki Maruti, 0,02 metrekare bir araba. Bagajına bizim düdük kadar valizler bile ıkına sıkına zor sığıyor .

Otel, duş(sular soğuktan hallice) ve uyku sonrası sokaklara atıyoruz kendimizi.

Hava tuhaf, gündüz sıcak bir haziran günü gibi, gece ise serin bir nisan.

Yürüyoruz, sokaklar daracık, suzuki külüstür taksiler ve bisiklet tuktuklarından(rickshaw) yayalara yürüyecek yol yok, akrobatik takılmak lazım, kıçına giren bir suzukiden ancak bir dükkana falan dalarak kurtulabiliyorsun.
Karınlar aç, batılılar için birçok restaurant ve bar dolu etraf, tipleri dandik ama temiz paklar, birine dalıyoruz. Yan masadaki adam elimizdeki makineleri görünce hemen patlatıyor klasik cümleyi "Nikon is better than Canon" İstersen dünyanın dibine git muhabbet aynı.
Hayır diyoruz, nasırımıza basılmışçasına. "Canon is the best" Al, ver , külah değiş, adam Canon a saygısı artarak gidiyor, nerede 21 pxl, nerde 12.. hadi ordan :)
Yemekler güzel, çaylar sıcak, limonlu.. uzaktan canlı müzik sesi duyuyoruz "Doors" çalıyor, bu kadar mı yakışır bu mekana, aynen budur ...

Müziğe doğru ilerliyoruz, müziği takip eden ayaklarımız bizi New Orleans cafe ye sokuyor, ortada şahane sıcacık bir ateş yakılmış, açık mekan, ateşin başına kuruluyoruz. Birer içki, dans eden alevler ve müzik. Dünyanın ucu, Everest'in gölgesi.. keyif bu olsa gerek...Soğumuş ayaklarımızı ateşe uzatıp ısınıyoruz, mutluyuz.
Yarın iş günü..fotolar çekilecek, yorulunacak, yorumlar yapılacak, şehre dalınacak, tapınaklar tüketilecek, fotografçılar, muhabbetler, shutter sesleri, aperture ayarları.. nikon mu canon mu tartışmaları, iyice dinlenmek lazım, günü bitiriyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder