14 Temmuz 2010 Çarşamba

Venedik mi... Off

Dün Venediğe gittik trenle, sabah 7.30 da bindik, iki saat sonra oradaydık.. Hızlı ve serin bir yolculuk..son derece başarılı..
Ama Venedik kesinlikle bir tür kabustu. Böylesi bi kalabalık ve sıcak.. Cehennemden hallice...Dante'nin cehennemi..İnsanların arasında şehir kaybolmuş, yürümek ve nefes almak olası değil, et ete sokaklar... kalabalık binlerce dükkan, turist dağları... Sesler,bağırtılar, homurdanmalar.. ayak sesleri.. insanlar, insanlar...
İnsanın tatil anlayışını anlamakta zorluk çekiyoruz, tüm yıl hayvan gibi çalışıp kendine ayırabildiğin belki tek bir hafta ya da beş günde gönüllü olarak neden bu kabuslara dahil olunur, ... Ellerinde kameralarıyla binlerce japon, arap, koreli, polonyalı, rus... San Marconun güvercinleri bile sapıtmış, kimin kafasına konacağını şaşırmış, vaporettolar doluluktan suya gömülmüş... her lisanda çığlıklar..koşuşturan sarı, siyah, kırmızı kafalı onbinlerce velet, pusetler, taşmış çöp kutuları ve durmaksızın facebook fotosu çeken gezegenimin saçma, tuhaf delirmiş insanları...
Bir iki kare Venedik fotografı çekmek için günü birlik gittiğimiz bu kısa yolculuk hafif yollu hezimet oldu anlayacağınız, köşelerde ışık kovaladık, bir kare çekebilmek için insanların geçmesini dakikalarca bekledik, yakıcı güneşin patlattığı mekanlarda poz telafisinden medet umduk.. feci terledik .. yorulduk.. harap ve bitap düştük..Akşam olsun da 19.30 da trenimize binip Floransamıza dönelim diye dakika saydık.. huzurla serin ve keyifli trenimize binip şehrimize döndük.. Hani İstanbul da vapurdan Kadıköy de inince, oooh evime geldim duygusu nasıl güzeldir.. trenin Floransa da durduğu ve şehre ayak bastığımız an işte aynen öyleydi.. evim evim tatlı evim... Lungarno daki sessiz sakin, trafiksiz ve sakin caddesinin kenarındaki, huzurlu, selvi manzaralı, lavanta kokulu, kuş sesli evimiz bizi bekliyordu, çok şükür dedik, duşumuzu alıp, yataklarımıza girdik...

1 yorum:

  1. ne demek istediğinizi gayet iyi anlıyorum. ben beş yıl önce şubat ayında gitmiştim ve şehir o soğuk iklime rağmen hemen hemen aynı idi. bir de o zamanlar SRL makine de yoktu elimde şimdi keşke o zaman elimde bugün kullandığım makine olsa diye hayıflanıyorum ama sanrım herşeyin bir zamanı var...

    Selamlar

    YanıtlaSil