Sonra bir aralıktan muhteşem bir kahve kokusu duyuluyor, hani çizgi filmlerde koku böyle hayalet gibi gelir ya... aynı öyle... Vrrrt dönüveriyoruz ve o kokunun izini sürüp bir sokak kahvesine ulaşıyoruz.. Minicik bir kafe.. sokakta belki dört belki beş sandalyecik, içerde bir bar.. barın başında italyanlar geçerken bir espresso içimine uğramış.. Espresso tek içimlik bir shot, gün içinde cafelerde ayakta tak atıveriyorsun ve yoluna devam ediyorsun. Öyle bizdeki gibi kahveyi alayım önüme de üç saat beş
saat Ayşenin Mehmetin dedikodusunu yapayım değil, kahve içmek.. sadece kahve... Aslan gibi bi kahve.. sert, sıkı, adamı kendine getiren cinsinden...


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder